30.10.2018 (Sofie'nin Dünyası Hakkında)

Sayfa 388’den öncesi için olan not:

Ah, sanırım kafamın gerçekten karıştığını söyleyebilirim. Daha 380* küsur sayfayı okumama rağmen bunu yazmamım bir sorun olacağını düşünmüyorum ancak bitirdikten sonra yazmam çoğunlukla daha iyi olabilirdi. Şu ana kadar okuduklarıma bakarsam bazı yerlerde bulanık olan çıkarımlarımı netleştirdi hatta kafamda birkaç kesin düşünce oluşmuş olabilir. Ama emin değilim bu konuda, kitabı bitirmeden bu kadar net konuşmayı uygun bulmuyorum. Tarihsel açıdan bakarsak felsefe tarihinin bende bu kadar etki yaratacağını düşünmüyordum. Hatta kendi kafamda hiç felsefe bilmeden “düşünüp” felsefeyi göz ardı etme, küçümsemem gülünç bir durum. Sonuçta bir nevi bunca zaman kendimi felsefenin kucağına atmışım. Sanırım bu kitapla da tanışmam bir tesadüf? Yani felsefe hocama teşekkür etmeliyim, bana bu kitabı okumamı sağladığı için. Büyük ihtimalle eski okulumda kalsaydım, hiçbir şekilde bu kitapla tanışamayıp felsefeyi küçümseyerek kör bir biçimde düşüncelerimin içinde dönüp duracaktım. Yani biraz yeni okulumun biraz da benim buna katkımın olduğunu söyleyebiliriz. Sanırım okul değiştirerek doğru seçimi yapmışım!

Zor olduğunu düşündüğüm şeylerden biri de sanırım A******’n*n “çıkmak” için bir yol bulmasının benim yazdığım son yazıları hatırlatması. Sanırım oradaki uğraşlarını dikkate almam lazım. Gerçeği söylemem gerekirse bir nevi haklı olduğunu düşünüyorum irade olarak. Ancak kafamı karıştıran yerler var. Yani herhangi bir şeyin “tanrısı” her şeyi yapabiliyor mu? Sonuçta eğer B****** onların tanrısı ise onları tamamen yönetebileceği anlamına gelmez mi? O zaman onları “gerçek” yapabilmesi lazım. Eğer “gerçek” yapamıyorsa her şeyi yapamadığı anlamına gelir. Buda bir nevi sadece sorumluluklarını aldığını göstermez mi? Galiba gene “kader” denilen demir duvara tosladım. Ama pek bu konuyu elimden bırakmayı düşünmüyorum. Bu yüzden okumaya devam!

26 Ekim 2018 

“Tanrının sorumlulukları var mıdır?”