Daphne's profile picture

Published by

published
updated

Category: Writing and Poetry

rutubet

  22.10.2024, 23.10 itibarıyla ilk hikayem

 İstanbul'un kasvetli ve düşük kesim mahallelerin soba dumanından geçilmediği kışında; kamburu boynundan yukarıda, bacaklarının biçimsizliği seyredenleri şaşırtan, çocukların boyundan dolayı "amca" olarak görmediği adam bu mahallelerden boğaz büfelerinden birinin yolunu tutmuştu. Yürürken hiçbir şey düşünmediği yüzünden okunuyor; önüne, önüne bakmazsa etrafına boş boş bakarak yürüyordu. Nihayet büfeye geldiğinde cebinden güçlükle çıkardığı parayı büfeciye uzattı ve en ucuzundan bir şişe şarap aldı. Bu şarabı almak için bir süredir yengesinin oğlunun ona ekmek alması için acıyarak verdiği paraları biriktiriyordu, sonunda parası yetince içinden gelen gülümsemeyi büfeciye gösterdi. Boğaz'a kadar yürüdü ve herhangi bir dalgada paçalarının ıslanabileceği kadar suya yakın, kayaların üstüne oturdu. Her an biri gelebilir korkusuyla bir an arkasına bakıyor, bir türlü rahat edemiyordu. Sonunda şarabın kapağını açıp yudumlamaya başladı. Dışardan yaşadığı bu uzun, yorucu ve zorlu hayatını düşlerinde tekrar yaşıyormuş gibi görünse de aklından hiçbir şey geçmiyordu. Yalnızca tek başına kalmak istediğinden buraya gelmişti ama onu da içgüdüsüyle yapmıştı sanki. Şarabının yarısındayken arkasından duyduğu sesle irkildi. Tek istemediği şeyin olma ihtimaliyle vücuduna bir korku yayıldı. Yanına oturan kişinin yengesinin oğlu olduğunu görünce utancından - belki rüzgarlı havanın yüzüne çarpmasındandır- yüzünü ceketiyle kapadı. Yanından "Artık eve dön." cümlesini duydu. Hiçbir tepki vermedi, sanki hala bir şey düşünemiyor, hareket etmekten korkuyordu. Aynı sesin "Yanındaki itin sana yaptıkları yetmedi mi, onun gittiği yere gitmeye pek mi meraklısın?" dediğini duydu. Şarap şişesini elinden bırakmayıp kamburuyla kayadan ağır ağır kalktı, yanındaki ona bir şey anlatmaya çalışıyor ama o ne dediğini anlayamıyordu. Rüzgar arkasında yürümeye koyuldu tekrardan. Bu sefer gittiği yol yokuşluydu ve etrafta evler değil ağaçlar vardı. Nihayet iki haftadır uğramadığı mezarlığa gelebilmeyi başarmıştı. Neden buraya geldiğini, kimi ya da neyi aradığını unutmuş gibi bir hali vardı. Arkadaşının mezarına geldiğinde o toprak tepesine bakıp elindeki şişeyle mezarı suladı. Üstünde hiçbir şey yazmayan, mezar taşı niyetindeki tahtaya bakıp yanındaki ağacın altına oturdu. Soğuktan titrediğini fark edince kıvrılıp yatmaya karar verdi.

 23.58



0 Kudos

Comments

Displaying 0 of 0 comments ( View all | Add Comment )